Tuesday, June 15, 2010

şeylerin içi

Koşusu kadının çıplak, gözlüklü ama bakmaz.
Kar başlarken ilk, ayakları üşüdü. Kar topunu eritecek kadar göğüs uçları sivrildi. Koşan adımlarını büyüttü. Daha çok, aç bir kurttan kaçan seken bir ceylanı andırıyordu hali. Bacak kasları kendini belli etmeye başlamıştı. Bu bir yorgunluk belirtisiydi. Şehir asla yorulmadı. Kendini diğerine bağlayan kaldırımlar bu çıplak koşuya her daim eşlik etmeye niyetliydi. Bükülüp avuç içleriyle dizlerini kavrasa, biraz soluklanıp yoluna devam etse olurdu. Denemeden hızını korudu. Sokakları dönüyor, görürcesine önüne çıkan engellerin üstesinden geliyordu. Nereye gittiğini merak edenlerden bazıları takip etmeye başladı bu asılsız koşuyu. Tek tük arkasında izini kaybeden peşindelik, silik bir meraka dönüşmekteydi. Biri daha vazgeçince geriye yalnız bir merak kaldı. Soğuk havanın aksine koştukça ısınmaya başlayan bedeni, üstündekileri de atmaya başladı ve en az önündeki kadın kadar çıplak kaldı adam.

Adamın gözleri açık, kadınınki değil. Kadında gözlük var, adamda yok.
Kadının yerden kaldırdığı karı bir kaç metre sonra adam da kaldırıyordu. Hiç yavaşlamadan aniden durdu kadın. Adam kendini alıştırdığı tempodan hemen vazgeçemedi ve sendeleyerek kadına sarılarak durabildi ancak. Tenine değenin çıplak bir insan teni olduğunu anladığı anda gözlerini yavaşça araladı kadın. Kapaklarından kurtulan gözün yavaş yavaş belirişi, adamın merakını giderecek cinsten cevap niteliğindeydi ama yanıt bulamadı. Gözlüğünün arkasından görünen kısmıyla adam çıplaktı. Kar tutmuştu. Kadın gözünü adamın üstünde gezdirirken gülümsedi. Bu memnuniyeti anlayamayan adam atıldı.

_ gözlerin kapalı koşuyordun.(çıplaklığı unuttu)

Kadın gülümsemesini korudu.

_ bilmek istemedim.
_ neyi?
_ işe yarayıp yaramadığını.
_ neyin?
_ gözlüğün.
_ evet gözlüğün de var ve gözlerin kapalı koşuyordun.(çıplaklığı aklına geldi)
_ şeylerin içini gösteren bir gözlük bu. sana baktığımda seni çıplak görüyorum. ben de çıplağım. bu gözlük şeylerin içini gösteriyor.
_ ben zaten çıplağım.
_ hayır değilsin.

Henüz kalkamadığı yerden, ani serzenişiyle kaçarak uzaklaşan kadını soluğu yavaşlayarak izledi. Yere değen yerleri adamın kırmızıdan beterdi. Gözlüklü ama gözleri kapalı bir kadının çıplak halde kar soğuğunda sokaklarca koşuşuna neden bulaştığını kestiremedi. Niye peşimdesin diye kadının soracağı bir soruya vereceği cevabı yokken, görmeden yolunu bulan bu koşunun marifeti ve nedeni, daha şüpheli bir merak unsuruydu. Uzaklaşan kadının gözlerini tekrar kapatıp kapatmadığını merak etti. Gücünü toplyabilse bu merakı gidermek için kaldığı yerden takibine devam edeceği besbelliydi.
Kadın, adamın üç-dört koşu adımı mesafesiyle arkasında bıraktığı birbirinden ayrı duran giysilerinin olduğu yere yaklaşırken yavaşlayarak durdu. Adam kadının gözlerini dönüş yolunda kapamadığını duruşundan anladığı anda derin bir oh çekmek yerine nefes aldı ve doğruldu. Kadın eğilerek yerden aldığı giysilerin adama ait olup olmadığı konusunda kendine yalan atacak kadar güçsüzdü. Adam bir sonraki adımından güç alarak yürümesini koşuya çevirdi. Yerde biriken kar, ayaklarının altında ezilirken garip sesler çıkarmaya başladı. Kadına yaklaştıkça sesler çoğaldı. Elinde biriken adamın giyseleriyle, yakalandığı kurttan kurtulmak için son çırpınışlarını yapmaya çalışan bir ceylan gibi kaçacak delik arıyordu. Gözlüğünü giysileri tutmadığı eliyle yavaşça çıkardı. Arkasında bıraktığı adamdan başka, etrafta kimse yoktu. Beyaza bürünen cadde manalaşıyordu. Başını çevirip, giysiler ona ait olmasın duasına bürünerek adama baktı. Koşan adamın çıplaklığı yaklaştıkça daha da belirginleşiyordu. Şeylerin içini göstermediği gerçeğine inanmaya başlamadan önce, kar tutan gözlük camını sildi ve yanında biten adamın peşi sıra ağzından çıkan soğuk soluğuna bakmak için gözlüğü tekrar gözüne taktı.